Sevgili dostlar… Bu ayın konusu, 1915 Ermeni tehciri neden yapıldı? Dünya kamuoyunda Ermeni diasporası sürekli "Ermeni soykırımı" adı altında dünya kamuoyunda Türkiye'yi siyasi olarak köşeye sıkıştırmaya çalışıyor olması ne anlama geliyor? Ermeniler Yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu İdaresi altında yaşamışlar ve bu süre içerisinde Osmanlı toplumunun en sadık bir tebaası olarak karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı kültürünü, geleneklerini ve Osmanlı toplumunun dilini benimseyen ve "Millet-i Sadık’a" denilen Ermeniler neden 1915 tehcirine maruz kalmıştır? Bu soruların cevabını bulmak için bir analizde bulunmak isterim. Ermeniler, gerek Osmanlı'da gerek Türkiye Cumhuriyeti 'nde devletin farklı birimlerinde görevler almışlardır. Ermeniler ‘in birçoğu ticarette, sanatta, edebiyatta, musikide, mimaride ve benzeri birçok alanlarda önemli işlerde başarılı olmuşlardır. Osmanlı toplumunda yaşayan Yahudilerin, Rumların ve diğerlerinin kendi kimliklerini korumalarına rağmen, Ermeniler Türk adetlerini, dilini, kültürünü kabullenip Osmanlı'nın en sadık milleti unvanını almışlardır. Şüphesiz ki Osmanlı devletinin kuruluşundan itibaren Ermenileri iyi niyetle himayesine alması, Ermenilere karşı hep hoşgörülü olması, Ermeniler ‘in Osmanlı toplumunda diğer tebaalara göre daha avantajlı kılmıştır. Osmanlı Devletinin bu iyi niyet içerisinde olması 1850 yıllarına kadar devam etmişse de bu yıldan itibaren Ermeniler özellikle Osmanlı'nın zayıflayıp yıkılma sürecinde Avrupalıların gayrimüslim tebaa üzerindeki kışkırtıcı faaliyetlerine kanan Ermeniler düşmanca bir tavır almaya ve yaşadıkları bölgelerde zaman zaman düzenli ordular ile farklı isyanlar çıkarmaya başladıklarını hatırlatmak isterim. Bu arada özellikle şunu söylemek istiyorum son yüzyıldan beri Ermeniler ‘in Dünya kamuoyunda sürekli Mazlum rolüne girmesi ve Ermeni diasporasının Batı devletlerinde yaptıkları propagandalar netice verdiğini maalesef söylemek istiyorum. Tabii ki Beni en çok üzen bu propagandaya özellikle içimizden diyebileceğimiz insanların "Türkiye Cumhuriyeti laik devletine" karşı duydukları öfkeleri neticesinde Ermeniler ‘in yapmış oldukları propagandaya inanmış olmaları beni derinden üzmektedir. Biz Müslümanlar olarak "bir topluma duyduğunuz öfke başka bir topluma zulüm etmemizi ve haksızlık yapmamızı gerektirmez" Hiçbir araştırmaya ve tarih okumaya ihtiyaç duymadan, Ermeni diasporasının yapmış oldukları propagandaya ya da soykırım iddialarına kanan insanlara bir tavsiye olarak lütfen kulaktan duyma ile değil, biraz tarih okuyarak, biraz araştırma yaparak, bu konu hakkında görüş beyan etmemiz daha doğru olur. Osmanlı Devleti'nin zayıfladığı ya da zayıflatıldığı 19.yüzyılda, önce Rusya sonra İngiltere ve diğer batılı emperyal emelleri olan devletler özellikle Anadolu'da bulunan Ermenileri Osmanlı Devleti'ne karşı isyan etmeleri için tahrik etmişlerdir. Tarihte 93 Harbi diye bilinen (1293) 1877-1878 yıllarda Osmanlı'nın Ruslarla girdiği savaşta yenilgi alması sonrası, Müslümanlar ya da Türkler 500 yıldan beri yaşadıkları Rumeli topraklarından adeta soykırıma tabi tutulurcasına, bulundukları yerlerden ya sürgün edildiler ya da öldürüldüler. Bu durum Ermenileri de cesaretlendirip Ermeni patriği ve Ermeni diasporası diyebileceğimiz Yapı Osmanlı tebaasından olmalarına rağmen Rus başkumandanı Nikola’yın Osmanlı Rus savaşında elde ettikleri zaferi tebrik etmişlerdir Ermeniler Anadolu'da hiçbir yerde nüfus olarak çoğunluk olmamalarına rağmen zihinlerine ve kalplerine bir bayrak sevdası düşüren batılı Emperyalist ülkelerin bir oyuncağı haline geldiğini söylemekte fayda var. Biz Müslümanlar olarak Osmanlı coğrafyasında yaşayan ve milleti sadıka unvanını almış olan bir milletin, tebaası oldukları Osmanlı devletine karşı ihanet içerisinde bulunmalarına sessiz kalınamazdı. Biz hep 1915 Ermeni tehciri ya da Ermeni meselesini konuşurken sanki 1915 öncesinde hiçbir şey yokmuş, hiçbir şey yaşanmamış gibi düşünmek saflıktan başka bir şey değildir. Ayrıca şunu da belirtmek gerek 1915 yılında Osmanlı birçok cephede Dünya Emperyal devletlere karşı savaş halindeydi. Birde yıllardan beri milleti sadıka unvanını almış olan bir millete, Osmanlı devletinde, her kademede söz ve yetki hakkı vermiş olmasını unutmayalım. Uluslararası Ermeni soykırımı iddialarının batılı emperyalist devletler tarafından ya da parlamentolarında kabul edilmesini ve 1915 Ermeni olaylarının sadece 1915 yılında yaşanan bir olayın olmadığını bunun öncesinin 1877-1878 yıllarında yaşanan Osmanlı Rus Savaşı'na hatırlamak ve onun sonrasında Osmanlı coğrafyasında yaşayan Ermeni ve Ermeni diasporasının yapmış olduğu propagandalarını unutmamak gerek. İster kabul edelim ister etmeyelim batılı ülkeler tarafından Osmanlı ya da Türkiye Cumhuriyeti Devleti İslam'ı temsil eden bir devlet olarak görüldüğünü de bilelim. Fatura Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ya da Osmanlı Devleti'nin kendi şahsına değil bunların temsil ettiği düşünce, fikriyat ve inanç bütünü olan tüm dünya Müslümanlarına kesileceğini bilmek gerekiyor. Ermeni meselesi ile yakın zamanda yaşadığımız Kürt meselesini ele alarak yazımı bitirmek istiyorum. Evet, Sevgili dostlar Cumhuriyet kurulduğundan beri yaklaşık 90 küsur yıl boyunca, son 13 - 14 yılını çıkardığımızda kalan diğer yıllarda ülkemizde yaşadıklarımızı şöyle bir hatırlayalım. Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki Kürt etnik kimliğinden dolayı değil orada yaşayan halkların Müslüman kimliğinden dolayı yapılan zulüm baskı ve işkenceleri hatırlayalım. Son 40 yılda Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da PKK Marksist ve İslam karşıtı olan örgütün Kürt halkının temsilcisi olarak karşımıza çıktı ya da çıkartıldı. Devletin içinde paralel ya da dikey örgütlenen derin yapının, Marksist bir fikriyata sahip olan PKK örgütünün güçlenmesine, Kök salmasına, halkın desteğini alabilmesi için, bunu bir fırsat bilip bu coğrafyada yaşayan Müslüman halklara yapılmadık işkence ve baskı kalmadı. Onu unutmak mümkün değil. Ancak son 13- 14 yılda Erdoğan hükümeti döneminde ya da barış sürecini şöyle bir hatırlarsak. Doğu ve Güneydoğu Anadolu insanının Müslüman kimliğini hatırlayan bir iktidarın olması ve Cumhuriyet tarihinde devletin yaptığı tüm zulüm, işkence ve cinayetlerinden dolayı tüm halktan özür dileyen bir insanın bulunmasını da bir köşeye koyalım. Özellikle alevi ve Kürt halkın cumhuriyet tarihi boyunca elde edemedikleri birçok haklara kavuşmaları ve barış süreci sekteye uğramasın düşüncesiyle PKK Marksist örgütünün o bölgede silahlı yığınak yaptığını bilmelerine! Rağmen Sessiz! Kalması ve en son 6 - 7 Ekim olaylarında o coğrafyada yaşayan Müslüman halka devletin yıllardan beri yaptığını ya da yapamadığını bizzat PKK Marksist örgütün üslendiği apaçıktır. Taşeron bir öğüt olarak sırf Müslüman kimliğinden dolayı Yasin Börü ve diğer arkadaşlarının öldürülmesi, sindirilmesi, baskı ve işkence yapılması katletmesi PKK ya ihale edilmiş durumdadır. Evet, bunları hep birlikte içinde yaşadığımız tarihî gerçeklerdir. Son yıllarda Barış sürecini fırsat bilerek belli şehirlere yığınak yapan Marksist PKK örgütünün Erdoğan hükümetini yıkma görevini üstlenen bir taşeron örgüt olarak yine Osmanlı'nın son yıllarında olduğu gibi batılı emperyalistlerin emrinde olmasını görmemek mümkün değil. Çok uzatmadan Şimdi 100 Yıl sonrasını düşünün 100 yıl sonra bizim çocuklarımızın çocukları kendi arasında konuşuyor olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti 2015 2016 yılında Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da Kürtleri katletti soykırım yaptı dediklerinde ne diyebiliriz? Vesselam...
Sevgili dostlar…
Bu ayın konusu, 1915 Ermeni tehciri neden yapıldı?
Dünya kamuoyunda Ermeni diasporası sürekli "Ermeni soykırımı" adı altında dünya kamuoyunda Türkiye'yi siyasi olarak köşeye sıkıştırmaya çalışıyor olması ne anlama geliyor?
Ermeniler Yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu İdaresi altında yaşamışlar ve bu süre içerisinde Osmanlı toplumunun en sadık bir tebaası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Osmanlı kültürünü, geleneklerini ve Osmanlı toplumunun dilini benimseyen ve "Millet-i Sadık’a" denilen Ermeniler neden 1915 tehcirine maruz kalmıştır? Bu soruların cevabını bulmak için bir analizde bulunmak isterim.
Ermeniler, gerek Osmanlı'da gerek Türkiye Cumhuriyeti 'nde devletin farklı birimlerinde görevler almışlardır. Ermeniler ‘in birçoğu ticarette, sanatta, edebiyatta, musikide, mimaride ve benzeri birçok alanlarda önemli işlerde başarılı olmuşlardır.
Osmanlı toplumunda yaşayan Yahudilerin, Rumların ve diğerlerinin kendi kimliklerini korumalarına rağmen, Ermeniler Türk adetlerini, dilini, kültürünü kabullenip Osmanlı'nın en sadık milleti unvanını almışlardır.
Şüphesiz ki Osmanlı devletinin kuruluşundan itibaren Ermenileri iyi niyetle himayesine alması, Ermenilere karşı hep hoşgörülü olması, Ermeniler ‘in Osmanlı toplumunda diğer tebaalara göre daha avantajlı kılmıştır. Osmanlı Devletinin bu iyi niyet içerisinde olması 1850 yıllarına kadar devam etmişse de bu yıldan itibaren Ermeniler özellikle Osmanlı'nın zayıflayıp yıkılma sürecinde Avrupalıların gayrimüslim tebaa üzerindeki kışkırtıcı faaliyetlerine kanan Ermeniler düşmanca bir tavır almaya ve yaşadıkları bölgelerde zaman zaman düzenli ordular ile farklı isyanlar çıkarmaya başladıklarını hatırlatmak isterim.
Bu arada özellikle şunu söylemek istiyorum son yüzyıldan beri Ermeniler ‘in Dünya kamuoyunda sürekli Mazlum rolüne girmesi ve Ermeni diasporasının Batı devletlerinde yaptıkları propagandalar netice verdiğini maalesef söylemek istiyorum. Tabii ki Beni en çok üzen bu propagandaya özellikle içimizden diyebileceğimiz insanların "Türkiye Cumhuriyeti laik devletine" karşı duydukları öfkeleri neticesinde Ermeniler ‘in yapmış oldukları propagandaya inanmış olmaları beni derinden üzmektedir. Biz Müslümanlar olarak "bir topluma duyduğunuz öfke başka bir topluma zulüm etmemizi ve haksızlık yapmamızı gerektirmez"
Hiçbir araştırmaya ve tarih okumaya ihtiyaç duymadan, Ermeni diasporasının yapmış oldukları propagandaya ya da soykırım iddialarına kanan insanlara bir tavsiye olarak lütfen kulaktan duyma ile değil, biraz tarih okuyarak, biraz araştırma yaparak, bu konu hakkında görüş beyan etmemiz daha doğru olur.
Osmanlı Devleti'nin zayıfladığı ya da zayıflatıldığı 19.yüzyılda, önce Rusya sonra İngiltere ve diğer batılı emperyal emelleri olan devletler özellikle Anadolu'da bulunan Ermenileri Osmanlı Devleti'ne karşı isyan etmeleri için tahrik etmişlerdir. Tarihte 93 Harbi diye bilinen (1293) 1877-1878 yıllarda Osmanlı'nın Ruslarla girdiği savaşta yenilgi alması sonrası, Müslümanlar ya da Türkler 500 yıldan beri yaşadıkları Rumeli topraklarından adeta soykırıma tabi tutulurcasına, bulundukları yerlerden ya sürgün edildiler ya da öldürüldüler. Bu durum Ermenileri de cesaretlendirip Ermeni patriği ve Ermeni diasporası diyebileceğimiz Yapı Osmanlı tebaasından olmalarına rağmen Rus başkumandanı Nikola’yın Osmanlı Rus savaşında elde ettikleri zaferi tebrik etmişlerdir Ermeniler Anadolu'da hiçbir yerde nüfus olarak çoğunluk olmamalarına rağmen zihinlerine ve kalplerine bir bayrak sevdası düşüren batılı Emperyalist ülkelerin bir oyuncağı haline geldiğini söylemekte fayda var. Biz Müslümanlar olarak Osmanlı coğrafyasında yaşayan ve milleti sadıka unvanını almış olan bir milletin, tebaası oldukları Osmanlı devletine karşı ihanet içerisinde bulunmalarına sessiz kalınamazdı. Biz hep 1915 Ermeni tehciri ya da Ermeni meselesini konuşurken sanki 1915 öncesinde hiçbir şey yokmuş, hiçbir şey yaşanmamış gibi düşünmek saflıktan başka bir şey değildir. Ayrıca şunu da belirtmek gerek 1915 yılında Osmanlı birçok cephede Dünya Emperyal devletlere karşı savaş halindeydi. Birde yıllardan beri milleti sadıka unvanını almış olan bir millete, Osmanlı devletinde, her kademede söz ve yetki hakkı vermiş olmasını unutmayalım. Uluslararası Ermeni soykırımı iddialarının batılı emperyalist devletler tarafından ya da parlamentolarında kabul edilmesini ve 1915 Ermeni olaylarının sadece 1915 yılında yaşanan bir olayın olmadığını bunun öncesinin 1877-1878 yıllarında yaşanan Osmanlı Rus Savaşı'na hatırlamak ve onun sonrasında Osmanlı coğrafyasında yaşayan Ermeni ve Ermeni diasporasının yapmış olduğu propagandalarını unutmamak gerek. İster kabul edelim ister etmeyelim batılı ülkeler tarafından Osmanlı ya da Türkiye Cumhuriyeti Devleti İslam'ı temsil eden bir devlet olarak görüldüğünü de bilelim. Fatura Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ya da Osmanlı Devleti'nin kendi şahsına değil bunların temsil ettiği düşünce, fikriyat ve inanç bütünü olan tüm dünya Müslümanlarına kesileceğini bilmek gerekiyor.
Ermeni meselesi ile yakın zamanda yaşadığımız Kürt meselesini ele alarak yazımı bitirmek istiyorum. Evet, Sevgili dostlar Cumhuriyet kurulduğundan beri yaklaşık 90 küsur yıl boyunca, son 13 - 14 yılını çıkardığımızda kalan diğer yıllarda ülkemizde yaşadıklarımızı şöyle bir hatırlayalım. Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki Kürt etnik kimliğinden dolayı değil orada yaşayan halkların Müslüman kimliğinden dolayı yapılan zulüm baskı ve işkenceleri hatırlayalım. Son 40 yılda Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da PKK Marksist ve İslam karşıtı olan örgütün Kürt halkının temsilcisi olarak karşımıza çıktı ya da çıkartıldı. Devletin içinde paralel ya da dikey örgütlenen derin yapının, Marksist bir fikriyata sahip olan PKK örgütünün güçlenmesine, Kök salmasına, halkın desteğini alabilmesi için, bunu bir fırsat bilip bu coğrafyada yaşayan Müslüman halklara yapılmadık işkence ve baskı kalmadı. Onu unutmak mümkün değil.
Ancak son 13- 14 yılda Erdoğan hükümeti döneminde ya da barış sürecini şöyle bir hatırlarsak. Doğu ve Güneydoğu Anadolu insanının Müslüman kimliğini hatırlayan bir iktidarın olması ve Cumhuriyet tarihinde devletin yaptığı tüm zulüm, işkence ve cinayetlerinden dolayı tüm halktan özür dileyen bir insanın bulunmasını da bir köşeye koyalım. Özellikle alevi ve Kürt halkın cumhuriyet tarihi boyunca elde edemedikleri birçok haklara kavuşmaları ve barış süreci sekteye uğramasın düşüncesiyle PKK Marksist örgütünün o bölgede silahlı yığınak yaptığını bilmelerine! Rağmen Sessiz! Kalması ve en son 6 - 7 Ekim olaylarında o coğrafyada yaşayan Müslüman halka devletin yıllardan beri yaptığını ya da yapamadığını bizzat PKK Marksist örgütün üslendiği apaçıktır. Taşeron bir öğüt olarak sırf Müslüman kimliğinden dolayı Yasin Börü ve diğer arkadaşlarının öldürülmesi, sindirilmesi, baskı ve işkence yapılması katletmesi PKK ya ihale edilmiş durumdadır. Evet, bunları hep birlikte içinde yaşadığımız tarihî gerçeklerdir. Son yıllarda Barış sürecini fırsat bilerek belli şehirlere yığınak yapan Marksist PKK örgütünün Erdoğan hükümetini yıkma görevini üstlenen bir taşeron örgüt olarak yine Osmanlı'nın son yıllarında olduğu gibi batılı emperyalistlerin emrinde olmasını görmemek mümkün değil. Çok uzatmadan
Şimdi 100 Yıl sonrasını düşünün 100 yıl sonra bizim çocuklarımızın çocukları kendi arasında konuşuyor olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti 2015 2016 yılında Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da Kürtleri katletti soykırım yaptı dediklerinde ne diyebiliriz?
Vesselam...
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 184709
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.