Ben tv programlarında dine dair bir şey dinlemeyi tercih etmiyorum.Özellikle de din ile alakası olmayan tv lerde. Bizi takip edenlerden yazıya konu ettiğim hususta son günlerde epey mesaj ve soru aldım. Bu konuda cevap isteyip ne düşündüğümü merak edenler var. Bir kere Kadın konusunun yıllarca istismar edildiği bilinen bir gerçektir. Tarih boyunca gündemden düş(e)medi.Az bir araştırma yapan sağduyulu herkes kadın üzerinden nasıl oyunlar oynandığını görebilir. Feminizm,modernizm,çağdaş kadın gibi kulaklara hoş gelen küfri kavramları gündeme yerleştirdiler.Kadın hakları, özgürlük gibi içini, batılı batıl manalarla doldurdukları kavramları bayraklaştırdılar. Bunun için şu sebep bu sebep aramaya hacet yok zira küfrün amansız savaşı hep sürdü ve sürecek. Kadını bozmak toplumu bozmak anlamına geliyordu.kadını ifsat edince aile ve toplumun ifsadı kolay olacaktı.Bunun için her yol denenmeliydi,denendi,deneniyor denenecek. Kötü propagandalarına dini karıştırmakta ve din hakkında meramlarına uygun fetvalar uydurmak ta kullandıkları yöntemlerden biriydi. Onlara göre, din kadını eziyordu.Haklarını kısıtlıyordu. Söz hakkı olmayan , sadece erkeğin hizmetinde olan biriydi.Hiç bir şeye itiraz hakkı olmayan tipik bir ev kölesi. Tarifleri buna uyuyordu.Fikri sorulmayan biri derken hudeybiye de Peygamberimizin hanımıyla istişare edip ona göre saç traş ettiği gözlerden kaçtı ve ya kaçırıldı. En azından yaşadığımız ülkede harf inkılabıyla köklerinden koparılan insanımızın hakikatlere ulaşması uzun zaman aldı.İşin aslının onların dediği gibi olmadığını anlayana kadar toplumsal çözülme epey yol kat etti.Ya geleneksel algılarla saçı uzun aklı kısaydı. Ya da modernist algılarla özgür had bilmeyen biri. Kimdir Müslüman kadın? Görevleri nelerdir?. Hakları nelerdir?. Bu konu çok sattığı için gündemde tutulmalıydı. Tam yetkin olmayan isimlerle ekranların tartışma konusu oldu ve olmaya devam ediyor. Tesettüründen,eşine karşı görevlerine. Ev sorumluluğundan toplumsal sorumluluğuna. Ekonomik özgürlüğünden eşine itaatsizliğine kadar her şey gündem edildi,ediliyor. Kimdir Müslüman kadın?. Vasıfları nelerdir? En çok tartışılan konulardan biri olan eşine karşı görevleri nelerdir? . İslam kimliğinin olmazsa olmaz şartlarını bilinçli olarak kabul etmiş hanım Müslüman kadındır. Red ve kabullerinin farkındadır.Kabul ettiği dini, kendisine önce isyanı öğretmiştir. Baş kaldırmadan baş eğilemeyeceğini okumuştur Alak suresinden.Yalnızca ve yalnızca Allah'a kulluğun gereği olarak sadece Allah'ın emirlerine boyun eğer. Bu nedenle secdesi sadece Allah'a dır. Rükusu sadece Allah'a.İtaati Allah'a olduğu gibi isyanı da Allah'ın razı olmadığı her şeye ve herkesedir. Hak ve görevleri taksim eden Allah'tır ve Müslüman kadın da buna boyun eğendir ve sonra da Allah'ın taksim ettiği insan haklarına riayet eden.Bu haklardan tartışmalara konu olan bir kaç hususa vurgu yapmak gerekirse mesela; Ana ve Baba hakkı!. ayetler ana ve baba hakkına net şekilde açıklık getirmiş kadın erkek demeden ana ve babanın hakları,bakımı, inceltilmemesi gerektiği emredilmiştir.Hizmet konusunda kadın erkek arasında (maddi hariç) bir ayırım yoktur. "Alt katta oturan bir babanın cenazesine bile eşi izin vermeyince gidemez" gibi uyduruk hikayelerle kadının eşe itaati anlatılamaz.Ana ve baba hakkı bunca büyükken alt katta ölen babanın ziyaretine gitmemenin maslahatı nedir. Din maslahat değil midir?. Ve ya alt kata inen bir kadının hangi fitneye mahal vereceğinden korkulmaktadır?. Makul çerçevede kadını ana baba hizmetinden ve ya ziyaretinden eşin engelleme hakkı yoktur.İslam, sıla-i rahme koyduğu görevler de bir çoğu farz ve vacip hükmündedir.Farz ve vacip hükümleri kimsenin ilga etme hakkı yoktur. Kadının sesi konusunda da uydurulmuş bir çok rivayetler kıssa edilmektedir."Fatma anamız ağzına taş koyarak konuşurmuş" diye anlatılırken kimse de çıkıp demiyor ki mescid de mihir konusunda Ömer'e (r.anh) "Allah'tan kork ey Ömer Allah'In verdiği hakkı sen kısamazsın " diye seslenen hanıma Ömer'in (r.Anh) cevabı"Kadın doğru söyledi Ömer yanıldı" olmuştur. Ömer (R.Anh) gibi net bir sahabe kadına "Sesin haramdır kıs" dememiştir.Hem konuşurken sesin kıvırtılması,inceltilmesi yasaklanmış,konuşmanın kendisi yasaklanmamıştır. Sesin avret olduğunu söyleyen hiç bir alim yoktur.Bu konuda acı bir tecrübemiz şöyledir. Bir hoca efendiye soru sormak için eşimin yanında aradım. Hoca efendi derhal eşimi sordu. Yanımda olduğunu söyledim. Telefonu eşime vermemi söyledi,verdim.Soracağım mesleyi ben eşime söyledim, eşim hocafendiye,cevabı hocaefendi eşime söyledi eşim bana.Allah aşkına din bize bunu mu emrediyor?.Dini bir mevzuyu sorarken hangi fitneye düşürülmekten korkulmaktadır?.Nasılsınız Hocam? diye sorduğunuz adamlardan sorunuza cevap alamamanız hangi fetvanın gereğidir?: Bunu söylerken de konuşma da hiç bir ölçü gözetmeksizin laobali bir diyalog kastımız değildir. Kadının eşe karşı görevlerinde kaynağında sıkıntıların olduğu iki zayıf senetli hadisi gündem ederek " Secde caiz olsaydı kadını erkeğe secde ettirirdim"ya da "Erkeğin her yanı irin olsa (afedersınız) kadın diliyle yalasa hakkını ödeyemez". Neden ki?. Vallahi bilinçli bir hanım Allah'tan başkasına secde edecek değildir. Eşin emirlerine de Allah'ın emirlerine uygun olduğu müdettçe itaat eder.Erkeğe de kadına da hakları eren Allah'tır. Veda hutbesinde peygamberimiz buyurmuştu .. "Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır." " Erkeklerin, adalet ölçülerine göre kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır."(Bakara:228). Evet; Erkek kavvamdır. yetkilidir. Evin reisidir.Bunun anlamı kadının kayıtsız şartsız erkeğe itaat etmesi değildir.Erkeğe itaat Allah'a isyan içeriyorsa bu durumda kadın itaat ettiği için günaha girer. Allah'ın farz olarak belirlediği konularda kadın erkekten izin almaz.Bununla şunu demek istemiyoruz,ev de iletişim dilinin kavga ile belirleyip "Senden izin almıyorum" gibi kaba bir tavır değildir. ALLAH' İZİN VERDİĞİ KONULAR ERKEĞİN YETKİ ALANI DŞINDADIR VESSELAM KADININ DÖVÜLME MESELESİ. Bu dinin emredeni Allah (cc) örnek uygulayıcısı peygamberimizdir (sav) Kaç kez hanım dövmüştür?. Yasin suresinde açıkca anlatılan bir kıssa vardır ve ayette şöyle haber verilir. وَاضْرِبْ لَهُم مَّثَلاً أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ إِذْ جَاءهَا الْمُرْسَلُون"َ Altı çizili bölümlere dikkat edersek "Onlara kasaba halkının misalini ver" meal bu. Oysa ki اضْرِبْ kelimesi vur demektir. Kasaba halkının haberini vur denmemiş misalini ver denmiştir. Derebe fiili vurmak anlamında olduğu gibi darbı mesel dendiğinde de aydınlatıcı örnekler vermek anlamında değil midir?!.Evet "Vur " diye tefsir edenler vardır.Böyle tefsir edenlerin kastı da yemek pişmedi,ütü yapılmadı olmasa gerektir.Aile yapısının dağılmaması konusunda bir dizi tedbirler alınmıştır bunu da bunlardan biri olarak görmüş olmaları muhtemeldir. Kaldı ki tekrar ifade etmek gerekirse Peygamberimiz örnektir,önderdir. Kaç kez hanım dövmüştür!. Kaç kez azarlamıştır!. Bir keresinde hanımları O'na eziyet ettikleri halde yine de sabırla muamele etmiştir.Bu dinde bizi Peygamberimizden başkası örneklik anlamında bağlamaz bu böyle biline Kadına şiddet diyerek yaygara koparanlar malzeme olarak bir de çok eşliliği kullanmaktadırlar. Kadına şiddetin her türlüsünü sizden öğrendi dünya.Bir kadınla evlenip bir kaç kadınla o kadının aldatılmasını da.Kadınların emeğinin sömürülüp,reklamlara alet edilmesini de yaşı geçip işe yaramadığında da bir kenara atılmasını da. ÇOK EŞLİLİK!: Sanki farz bir emir gibi algı oluşturulmaktadır bilinçli olarak.Ayetin sonunda tek eşliliğin tavsiye edildiği çok eşliliğinde adalet şartına bağlı olduğunu gözden kaçıranlar bilinçli müminleri kandıramazlar.Dünyanın her türlü hali vardır derler. Zor şartlarda birinci hanımda mağdur edilmeden ikinci evlilik olması gerekendir. Kişinin çocuğu olmayabilir, ciddi bir hastalığın sahibi olabilir vs. Hem çok eşlilik için yaygara koparmanıza gerek yok, zira bu hükümler Allah'a gönülden boyun eğen Müslümanlar içindir sizi ilgilendiren bir durum değil. Tek eşlilik diye dayatan modernizm algısı kaç kadınla tek eşe ihanet etmektedir.Namus algısının bu denli ucuzlatılması, zinanın serbest olmasının savunulması neyin belirtisidir?!. Sonuç olarak; Evin reisinin erkek olması kadın için bir zül değildir.Ve de bu reislik diktatörlük değildir. Kadın dövün diye farz bir emir yoktur. Yuvayı kurtarmak islah etmek adına çeşitli tedbirler vardır. Çok eşlilik azimet değil ruhsattır. Ve iyi ki bu ruhsat verilmiştir. Kadın bir fitne unsuru değildir. Aile ve toplumsal islahın bir Öznesidir. Kadının görevi bir erkeği memnun etmek değildir. Allah'ın rızası doğrultusunda Allah'ın koyduğu haklara riayet etmektir. Özellikle İSLAM DAVASI uğrunda erkeğin kendisine kendisinin erkeğe köstek olması değil destek için vardırlar. Vesselam Sabiha Ateş Alpat.
Ben tv programlarında dine dair bir şey dinlemeyi tercih etmiyorum.Özellikle de din ile alakası olmayan tv lerde. Bizi takip edenlerden yazıya konu ettiğim hususta son günlerde epey mesaj ve soru aldım. Bu konuda cevap isteyip ne düşündüğümü merak edenler var.
Bir kere Kadın konusunun yıllarca istismar edildiği bilinen bir gerçektir. Tarih boyunca gündemden düş(e)medi.Az bir araştırma yapan sağduyulu herkes kadın üzerinden nasıl oyunlar oynandığını görebilir. Feminizm,modernizm,çağdaş kadın gibi kulaklara hoş gelen küfri kavramları gündeme yerleştirdiler.Kadın hakları, özgürlük gibi içini, batılı batıl manalarla doldurdukları kavramları bayraklaştırdılar. Bunun için şu sebep bu sebep aramaya hacet yok zira küfrün amansız savaşı hep sürdü ve sürecek. Kadını bozmak toplumu bozmak anlamına geliyordu.kadını ifsat edince aile ve toplumun ifsadı kolay olacaktı.Bunun için her yol denenmeliydi,denendi,deneniyor denenecek.
Kötü propagandalarına dini karıştırmakta ve din hakkında meramlarına uygun fetvalar uydurmak ta kullandıkları yöntemlerden biriydi. Onlara göre, din kadını eziyordu.Haklarını kısıtlıyordu. Söz hakkı olmayan , sadece erkeğin hizmetinde olan biriydi.Hiç bir şeye itiraz hakkı olmayan tipik bir ev kölesi. Tarifleri buna uyuyordu.Fikri sorulmayan biri derken hudeybiye de Peygamberimizin hanımıyla istişare edip ona göre saç traş ettiği gözlerden kaçtı ve ya kaçırıldı.
En azından yaşadığımız ülkede harf inkılabıyla köklerinden koparılan insanımızın hakikatlere ulaşması uzun zaman aldı.İşin aslının onların dediği gibi olmadığını anlayana kadar toplumsal çözülme epey yol kat etti.Ya geleneksel algılarla saçı uzun aklı kısaydı. Ya da modernist algılarla özgür had bilmeyen biri. Kimdir Müslüman kadın? Görevleri nelerdir?. Hakları nelerdir?. Bu konu çok sattığı için gündemde tutulmalıydı. Tam yetkin olmayan isimlerle ekranların tartışma konusu oldu ve olmaya devam ediyor.
Tesettüründen,eşine karşı görevlerine. Ev sorumluluğundan toplumsal sorumluluğuna. Ekonomik özgürlüğünden eşine itaatsizliğine kadar her şey gündem edildi,ediliyor.
Kimdir Müslüman kadın?. Vasıfları nelerdir? En çok tartışılan konulardan biri olan eşine karşı görevleri nelerdir? .
İslam kimliğinin olmazsa olmaz şartlarını bilinçli olarak kabul etmiş hanım Müslüman kadındır. Red ve kabullerinin farkındadır.Kabul ettiği dini, kendisine önce isyanı öğretmiştir. Baş kaldırmadan baş eğilemeyeceğini okumuştur Alak suresinden.Yalnızca ve yalnızca Allah'a kulluğun gereği olarak sadece Allah'ın emirlerine boyun eğer. Bu nedenle secdesi sadece Allah'a dır. Rükusu sadece Allah'a.İtaati Allah'a olduğu gibi isyanı da Allah'ın razı olmadığı her şeye ve herkesedir.
Hak ve görevleri taksim eden Allah'tır ve Müslüman kadın da buna boyun eğendir ve sonra da Allah'ın taksim ettiği insan haklarına riayet eden.Bu haklardan tartışmalara konu olan bir kaç hususa vurgu yapmak gerekirse mesela;
Ana ve Baba hakkı!.
ayetler ana ve baba hakkına net şekilde açıklık getirmiş kadın erkek demeden ana ve babanın hakları,bakımı, inceltilmemesi gerektiği emredilmiştir.Hizmet konusunda kadın erkek arasında (maddi hariç) bir ayırım yoktur.
"Alt katta oturan bir babanın cenazesine bile eşi izin vermeyince gidemez" gibi uyduruk hikayelerle kadının eşe itaati anlatılamaz.Ana ve baba hakkı bunca büyükken alt katta ölen babanın ziyaretine gitmemenin maslahatı nedir. Din maslahat değil midir?. Ve ya alt kata inen bir kadının hangi fitneye mahal vereceğinden korkulmaktadır?.
Makul çerçevede kadını ana baba hizmetinden ve ya ziyaretinden eşin engelleme hakkı yoktur.İslam, sıla-i rahme koyduğu görevler de bir çoğu farz ve vacip hükmündedir.Farz ve vacip hükümleri kimsenin ilga etme hakkı yoktur.
Kadının sesi konusunda da uydurulmuş bir çok rivayetler kıssa edilmektedir."Fatma anamız
ağzına taş koyarak konuşurmuş" diye anlatılırken kimse de çıkıp demiyor ki mescid de mihir konusunda Ömer'e (r.anh) "Allah'tan kork ey Ömer Allah'In verdiği hakkı sen kısamazsın " diye seslenen hanıma Ömer'in (r.Anh) cevabı"Kadın doğru söyledi Ömer yanıldı" olmuştur. Ömer (R.Anh) gibi net bir sahabe kadına "Sesin haramdır kıs" dememiştir.Hem konuşurken sesin kıvırtılması,inceltilmesi yasaklanmış,konuşmanın kendisi yasaklanmamıştır. Sesin avret olduğunu söyleyen hiç bir alim yoktur.Bu konuda acı bir tecrübemiz şöyledir. Bir hoca efendiye soru sormak için eşimin yanında aradım. Hoca efendi derhal eşimi sordu. Yanımda olduğunu söyledim. Telefonu eşime vermemi söyledi,verdim.Soracağım mesleyi ben eşime söyledim, eşim hocafendiye,cevabı hocaefendi eşime söyledi eşim bana.Allah aşkına din bize bunu mu emrediyor?.Dini bir mevzuyu sorarken hangi fitneye düşürülmekten korkulmaktadır?.Nasılsınız Hocam? diye sorduğunuz adamlardan sorunuza cevap alamamanız hangi fetvanın gereğidir?:
Bunu söylerken de konuşma da hiç bir ölçü gözetmeksizin laobali bir diyalog kastımız değildir.
Kadının eşe karşı görevlerinde kaynağında sıkıntıların olduğu iki zayıf senetli hadisi gündem ederek " Secde caiz olsaydı kadını erkeğe secde ettirirdim"ya da "Erkeğin her yanı irin olsa (afedersınız) kadın diliyle yalasa hakkını ödeyemez". Neden ki?. Vallahi bilinçli bir hanım Allah'tan başkasına secde edecek değildir. Eşin emirlerine de Allah'ın emirlerine uygun olduğu müdettçe itaat eder.Erkeğe de kadına da hakları eren Allah'tır.
Veda hutbesinde peygamberimiz buyurmuştu .. "Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır." " Erkeklerin, adalet ölçülerine göre kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır."(Bakara:228).
Evet; Erkek kavvamdır. yetkilidir. Evin reisidir.Bunun anlamı kadının kayıtsız şartsız erkeğe itaat etmesi değildir.Erkeğe itaat Allah'a isyan içeriyorsa bu durumda kadın itaat ettiği için günaha girer.
Allah'ın farz olarak belirlediği konularda kadın erkekten izin almaz.Bununla şunu demek istemiyoruz,ev de iletişim dilinin kavga ile belirleyip "Senden izin almıyorum" gibi kaba bir tavır değildir. ALLAH' İZİN VERDİĞİ KONULAR ERKEĞİN YETKİ ALANI DŞINDADIR VESSELAM
KADININ DÖVÜLME MESELESİ.
Bu dinin emredeni Allah (cc) örnek uygulayıcısı peygamberimizdir (sav) Kaç kez hanım dövmüştür?.
Yasin suresinde açıkca anlatılan bir kıssa vardır ve ayette şöyle haber verilir.
وَاضْرِبْ لَهُم مَّثَلاً أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ إِذْ جَاءهَا الْمُرْسَلُون"َ
Altı çizili bölümlere dikkat edersek "Onlara kasaba halkının misalini ver" meal bu. Oysa ki اضْرِبْ kelimesi vur demektir. Kasaba halkının haberini vur denmemiş misalini ver denmiştir. Derebe fiili vurmak anlamında olduğu gibi darbı mesel dendiğinde de aydınlatıcı örnekler vermek anlamında değil midir?!.Evet "Vur " diye tefsir edenler vardır.Böyle tefsir edenlerin kastı da yemek pişmedi,ütü yapılmadı olmasa gerektir.Aile yapısının dağılmaması konusunda bir dizi tedbirler alınmıştır bunu da bunlardan biri olarak görmüş olmaları muhtemeldir. Kaldı ki tekrar ifade etmek gerekirse Peygamberimiz örnektir,önderdir. Kaç kez hanım dövmüştür!. Kaç kez azarlamıştır!. Bir keresinde hanımları O'na eziyet ettikleri halde yine de sabırla muamele etmiştir.Bu dinde bizi Peygamberimizden başkası örneklik anlamında bağlamaz bu böyle biline
Kadına şiddet diyerek yaygara koparanlar malzeme olarak bir de çok eşliliği kullanmaktadırlar. Kadına şiddetin her türlüsünü sizden öğrendi dünya.Bir kadınla evlenip bir kaç kadınla o kadının aldatılmasını da.Kadınların emeğinin sömürülüp,reklamlara alet edilmesini de yaşı geçip işe yaramadığında da bir kenara atılmasını da.
ÇOK EŞLİLİK!:
Sanki farz bir emir gibi algı oluşturulmaktadır bilinçli olarak.Ayetin sonunda tek eşliliğin tavsiye edildiği çok eşliliğinde adalet şartına bağlı olduğunu gözden kaçıranlar bilinçli müminleri kandıramazlar.Dünyanın her türlü hali vardır derler. Zor şartlarda birinci hanımda mağdur edilmeden ikinci evlilik olması gerekendir. Kişinin çocuğu olmayabilir, ciddi bir hastalığın sahibi olabilir vs.
Hem çok eşlilik için yaygara koparmanıza gerek yok, zira bu hükümler Allah'a gönülden boyun eğen Müslümanlar içindir sizi ilgilendiren bir durum değil. Tek eşlilik diye dayatan modernizm algısı kaç kadınla tek eşe ihanet etmektedir.Namus algısının bu denli ucuzlatılması, zinanın serbest olmasının savunulması neyin belirtisidir?!.
Sonuç olarak;
Evin reisinin erkek olması kadın için bir zül değildir.Ve de bu reislik diktatörlük değildir.
Kadın dövün diye farz bir emir yoktur. Yuvayı kurtarmak islah etmek adına çeşitli tedbirler vardır.
Çok eşlilik azimet değil ruhsattır. Ve iyi ki bu ruhsat verilmiştir.
Kadın bir fitne unsuru değildir. Aile ve toplumsal islahın bir Öznesidir.
Kadının görevi bir erkeği memnun etmek değildir. Allah'ın rızası doğrultusunda Allah'ın koyduğu haklara riayet etmektir.
Özellikle İSLAM DAVASI uğrunda erkeğin kendisine kendisinin erkeğe köstek olması değil destek için vardırlar. Vesselam
Sabiha Ateş Alpat.
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 356446
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.