Huzuru arayanların, huzuru bozanlardan daha cesur olması gerekir. Onların cüretkarlığı, kötülüklerinden gelir. Huzuru arayanların cesareti haklı olduklarından kaynaklanır. Bu yüzden bu kavgada kazanacak olan bellidir. 15 Temmuz'da iyilerin cesareti, kötülerin cüretkarlığını yendi. Bunu hiç unutmayalım. .../... Bir insanın dünyadaki aradığı en önemli şey huzurdur. Hepimiz bu fani dünyada huzuru arıyoruz. Ülkeler de huzuru arar. Devletler de huzuru sağlamak için uğraşır. Milletler de huzurlu yurdun peşindedir. Kitaplarda okuduğumuz Kavimler Göçü de bir huzur arayışıdır. Dünyanın kaderini değiştiren büyük göçlerden biri de bizim milletimizin göçüdür. Asya steplerinden kopup, Anadolu bozkırlarına, Balkan ovalarına, Ortadoğu'ya, Kafkaslara yayılmışız. Nice kavimler binlerce arşın uzaklıktan kalkıp, gittikleri yaban ellerde huzuru aradı, sükunu aradı. Biz de öyleyiz. Bugün kavimler göçü sanki yeniden yaşanıyor. Suriye'den 6 milyon insanın göç ettiği, yurtlarını bırakıp huzuru aradığına şahit oluyoruz. Irak'tan, İran'dan, Afganistan'dan, Libya'dan, Mısır'dan ve Afrika'dan bölük bölük kavimler göçüyor, huzur bulacakları yurtlar arıyorlar. Ne hazin hikayeler, ne dramatik öyküler ve acı sesler duyuyoruz tüm bunlara dair. Akdeniz'de ne hayatlar gömüldü sulara, ne bedenler yitip gitti. Huzuru ararken canlarını verdiler. İnsanın huzur dediği şey, güvenlik, beslenme ve barınmadan ibaret aslında. Bunlar olmadı mı, huzur da olmuyor, hayat da kurulamıyor. Düşünün milyonlarca insan bizim hiç dikkat etmediğimiz bu üç şey yüzünden göç halindeler. Ülkemizde de huzuru arayan, bu yüzden de dramatik göçler yaşayan insanlar var. PKK'nın Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşattığı terör yüzünden 400 bin insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kendi öz vatandaşımız, Kürt kardeşimiz, dostumuz huzuru arıyor şimdi emanet evlerde. Onların hikayesini, sıkıntısını yazan ne kadar az oldu. Çabucak unutuldular. Göç ermesek de, yurt değiştirmesek de hepimiz huzurun peşindeyiz. Hele son olaylardan sonra, ne kadar ihtiyacımız var buna. Terör örgütlerinin, darbe girişiminin, ekonomik sorunların neden olduğu kaosun, krizin, mağduriyetlerin yarattığı huzursuzluk hepimizin derdi. Nasıl da hırpalanıyoruz, nasıl da daralıyoruz, nasıl da stres içindeyiz hepimiz. Bu fani dünyada gözünü hırs, intikam, kibir, öfke, ihanet, nefret bürümüş insanların yarattığı ortamdan mustaribiz. Paylaşamadıkları bir güç, bir iktidar, servet, mal, mülk, şöhret yüzünden sıradan, masum insanların hayatları kararıyor, köreliyor, sıkıntıya giriyor. Ne uğruna? Fani bir dünya hayatı için yapıyorlar tüm bunları. Kanaatkar insanların, azla yetinen insanların, aşı, işi, evi arasında huzurlu bir hayat kurmak isteyenlerin bu kavgada, bu çekişmede dahli yokken, en çok onların sıkıntı çekmesi ne büyük adaletsizlik. Günlük hayatlarında istediğimiz şey, işimiz olsun, yuvamız olsun, eşimiz, aşımız olsun diyenler, bugünlerde yaşanan kaosa akıl erdiremiyor bu yüzden de huzurları yok. Ne yapmak lazım? Huzuru arayan insanların, huzuru bozan insanlara karşı direnmesi gerekir en başta. 15 Temmuz, bunun en güçlü, en şanlı ve en kahramanca örneğidir. Huzuru bozmak isteyenler, huzuru savunanların tokadını yedi o gece. İşte bu en büyük huzur operasyonuydu bizim için. Direnmek, huzur için direnmek ve huzur için kavga etmek zorundayız. Kendi köşemizde, evimizde, adalarımızda bekleyerek ve hiçbir şeye müdahil olmayarak huzuru yakalayamayız. Huzuru arayanların, huzuru bozanlardan daha cesur olması gerekir. Onların cüretkarlığı, kötülüklerinden gelir. Huzuru arayanların cesareti haklı olduklarından kaynaklanır. Bu yüzden bu kavgada kazanacak olan bellidir. 15 Temmuz'da iyilerin cesareti, kötülerin cüretkarlığını yendi. Bunu hiç unutmayalım.
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 864115
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.